Genlerle Oynama Oyunu!

Kaynağını unuttum ve tüm çabalarıma rağmen (henüz) bulamadım. Bir kapitalistin kar karşısında nasıl davranacağını belirten bir tespitti ve şöyle sonlanıyordu “… Bir kapitalist, yüzde üç yüz kar gördüğü yerde, ipe gideceğini de bilse yatırım yapar.” ABD’nin Irak’a girmesiyle meydana gelen ve hala devam eden kaos ortamına rağmen firmaların ihale kapmak için verdikleri canhıraş çaba, hakeza Afganistan’da meydana gelen kaçırma eylemlerine rağmen orada iş yapma dürtüsü ve nihayetinde Aden Körfezi’ndeki “güvenlik” zafiyetine rağmen devam eden mal sevkıyatı bu tespitin güncel örnekleri olarak karşımızda duruyor.. Bütün bunlar bir kez daha gösteriyor ki asl’olan  insan yaşamı değil yatırım karlılığıdır.

Kar Ençoklaması (Profit Maximization)

Öyle gizli saklı bir tarafı yok bu işin. Bütün burjuva iktisat teoremleri bu belirleme üzerinden hareket eder ve kapitalist sistemin çekirdeğini tarif eder. Bu teoremlere göre bir firma “Kar Ençoklaması”, bir birey “Fayda Ençoklaması” peşindedir. Hatta işi o kadar ilerletip insanı “Homo-Economicus”a çevirenler bile var. İnsanı sadece ekonomik dürtülerden ibaret bir piyasa faktörüne indirgeyen bu anlayışlar, günlük hayatın hay huyu içinde çoğu zaman gözden kaçarlar. Salim bir kafayla düşünüldüğünde saçmalığından şüphe duyulmayacak bu belirlemeler (zorlamalar), ne yazık ki koca bir insanlığın tarihine hükmeder durumdalar.

Hiçbir kapitalist yatırımcı, yapacağı yatırımı “faydalı” belirlemesi üzerinden yapmaz. Eğer bir yatırım soncunda insanevladına faydalı bir ürün ortaya çıkmışsa bu yine de “faydalılık” dürtüsünden değil kar dürtüsünden ötürü olmuştur. Eğer belirleyici olan “faydalılık” olsaydı piyasada bu kadar öldürücü “ilaç”, silah olmazdı. Son dönemlerin tartışması olan “genleri değiştirilmiş gıda ve yem ürünleri” de aynı tartışma üzerinden mecra arıyor. Aradığı mecra, dumura uğratılmış insan beyinlerinde zahiri görüntüler oluşturmak tehlikesi olmasa, üzerinde kafa yormaya değmez bir mesel bu. Ama durum öyle değil. İnsanlık, bünyesine kabul ettiği gıdaların kimyası karşısında çaresiz kalırsa, sadece dumura uğratılmış bir beyinle değil aynı zamanda, işlemeyen bir cüsseyle de malul kalır. Ve sonu mevtadır…

Açlık – Tokluk

“İnsanlığın açlığına çare” diye sunulan yeni teknoloji, insanlığa tokluk mu yoksa yatırımcısına kar mı getirecek sizin yorumunuza bırakıyorum. Benim sorum insanlığın niye açlıkla yüz yüze olduğudur? Bir veriyi değişmez kabul edip onun üzerinden akıl yürütmemiz isteniyorsa bu verinin doğaya ait olması ve insanlık tarafından değiştirilemez olması gerekmez mi? Din formasyonlu ideolojilerin de üzerine bina edildiği bu zemin insan için ihtiyacat-ı zaruriye midir? Kapitalizm, insanlığın mecburiyeti değildir. Bu bir. Buna bağlı olarak vuku bulan gelir dağılımı eşitsizliği bir doğa yasası değildir. Bu da iki. Birincisinin dolayısıyla ikisinin de olmadığı bir dünyada eğer açlık olmayacaksa, gıda maddelerinin genleriyle oynamaktansa bu mantıksızlığı ortadan kaldırmak daha köklü ve sağlıklı bir çözüm değil midir? 

Çare

21. Asrın insanı bunca birikim ve emeğe rağmen hala açlıkla karşı karşıyaysa sıkıntı büyük demektir. İnsanlığın üretmiş olduğu zenginlik, üzerine herhangi bir şey eklemeden, dünyayı en az bir asır daha taşıyabilecekken, bir ve ya bir kaç kıtanın açlıkla terbiye edilmesi olsa olsa bir tertiptir. Petrol kuyularının on metre ilerisinde benzinsiz, çeltik tarlalarının yanı başında pirinçsiz kalmak bir sistem sakatlığı değilse nedir? Ve bu sakatlığı üreten sistem bütün mekanizmalarıyla işlerken kim, kimi, hangi açlıktan ve nasıl kurtaracak? Kaynakların, eşit olmasa da, teoride herkese açık olduğu bir dünyada açlığın önü alınamazken, gen teknolojisini inhisarında bulunduran firmalar nasıl olacak da açlığa çare üretecek. O açlık ki zaten tekelleşen piyasanın bir ürünüyken, yine ve çok daha yoğun bir tekelleşme getiren bu yöntem hangi derde dava olacak? Üretilen ve üretilmesi düşünülen gıdaların sağlıksızlığını tartışmayacağım. Böyle bir tartışma çünkü abesle iştigalden başka hiçbir şeydir.

Soru

Şimdi bir küçük test yapalım. Soru şu: Bir sağlık sigortası insanların sigara içmesini mi yoksa içmemesini mi ister?

Eğer bu soruya yanıt vermeden önce, bir an olsun duraklamış ve/veya aklınızdan “firma”, “kar” veya “zarar”a dair en ufak bir değerlendirme kriteri geçtiyse. biliniz ki bir anlığına da olsa “tüzel kişilik” oldunuz ve kar-zarar hesabı yapmak zorunda kaldınız. Zira, sigara sağlığa zararlı mıdır sorusuna verilecek cevap, herhangi bir şey düşünmeden “evet”tir. Ama biliyoruz ki bir firma için insanların sigara içip içmemesi bir sağlık değil, kar-zarar meselesidir. Hakeza bir besin tekeli için işlenecek gıdalar, insanların tokluğu için değil bilançodaki rakamların büyüklüğü veya küçüklüğüyle ilgilidir. Eğer aklınıza, “kapitalist sistem, genleriyle oynanmış ürünleri insanlara yedirerek, en büyük kar kaynağına, insana, kastetmiyor mu?” diye bir soru geliyorsa onun da yanıtı giriş paragrafındadır… 

Hasan Sever

Zürih, 11.11.2009