Mam Hasan – IV

Mam Hasan Mam Hasan (Hasan Sever) - Elbistan, 01.07.1934 - Ankara, 3 Mayıs 2010

Sevgili Amcam,

Bu sene bir kaç gün geciktim.


Elimde iki yıldır emek verdiğim bir uzun hikaye vardı. Ha bu gün ha yarın derken dün gece = bu gün sabaha doğru “xalas” oldu. 



Sevgili Amcam, 

Uzun yazmak, büyük bir buğday tarlasını tırpana almaya benziyor. Önce, büyük bir keyifle başlıyor; ufak ufak tırpan sallıyor, bir de bakıyorsun ki dönüşü olmayan bir “çıkım”ın içinde kalmışsın. Ha şurası ha burası derken, tarlanın yüzü ortaya çıkmaya başlayınca, bu sefer de “xalas”ın derdi omuzlarına biniyor. Neyse ki bitti. Geriye dönüp baktığında, tıpkı biçilmiş buğday tarlası gibi, insana “çılgınlık” hissi veren bir iş. 

Sevgili Amcam, 

Şuşo amca sana emanet. Hatırlayanı çok olsun. Senin kuşak teker teker ayrılıyor köy meydanından. Geçen videolarını gördüm. Bizim küçük mühendis, İbrahim, çekip göndermiş. Şuşo amca, Ali amca, Gülo ve Huso, yıkık bir eski evin önüne masa kurmuş, üçlü oynuyorlar. Üçlü benim çocukluk oyunum. Televizyonun ve hatta radyonun olmadığı kış günlerinde. Siz büyüklerimiz oyuna oturur, bizler de sizi seyrederdik. Hala severim. İyi üçlü oynayan birini seyretmenin keyfi başkadır. 

Sevgili Amcam, 

Yıkık bir köy evi dedim ya, hemen arkasında da betonarme yeni bir ev görünüyor. Kimin bilmiyorum. Köyün çehresi değişti; çok değişti. Kerpiç damlardan, teraslı evlere geçmemiz neredeyse on beş yıl gibi bir zamanda gerçekleşti. Tarihi kendi haline bıraksan, iki yapı arasına temizinden bir asır sığar; fakat biliyorsun, biz biraz da tarihin dışında yaşıyoruz. Her şeyimiz ya ilerde ya geride; tam zamanına oturmuş bir kadrajımız yok. 

Sevgili Amcam, 

Çoğunlukla alt yazılı filmler izliyorum; malum, anladığımız dilde, göze yüze değer sinema yapanların sayısı kıt. Alt yazılı filmleri seyrederken en büyük sıkıntı, yazıyla konuşmanın aynı ana denk gelmemesidir. Bizimkileri üçlü oynarken seyredince, arka plan bana bu duyguyu verdi. Ya kerpiç damlarda sefalet içinde; ya da çok katlı villavari evlerde, bulunduğumuz  coğrafyadan kopuk yaşıyoruz; kısacası, hep bir senkronizasyon sorunumuz var. 

Sevgili Amcam, 

Bu sefer, kısa yazmış olayım. Uzun şeyler yaza yaza sanırım, kısa yazabilmenin marifetini köreltmişim. 

Ellerinden öpüyorum. 

Yeğenin Hasan Sever
Zürih, 5 Mayıs 2013