2 Mart 2025 Pazar günü, İsviçre’nin Zürih kentinde, Ahmet’in (Pektaş) kolaylaştırıcılığında Mozaik Kütüphane’nin lokalinde “Çocukluğun Gölgesi” söyleşisi düzenlenmiştir. Söyleşi daha önce sosyal medya hesaplarımda peyderpey yayınlanmıştı. Burada o bölümleri bir araya getirip söyleşiyi tek parça olarak yayınlıyoruz. Söyleşinin tümünü dinlemeye zamanı olmayanlar için birkaç bölümün yazılı çözümlemesini ayrıca ilginize sunuyoruz.
İyi okumalar, iyi dinlemeler.
ODTÜ Ekonomi Topluluğunun başkanlığına seçildiğim 1993 yılında, topluluğu tanıtmak ve biraz da yapılacak işlere dair öneri ve tavsiyeler almak üzere sık sık hocaların katına çıkardım. O ziyaretlerin birinde güzel Hocam Fikret Şenses ile uzunca sayılacak bir sohbetim olmuştu. Bu hatıram hep canlıdır zihnimde. Yine hatıramda tazeliğini koruyan bir görüntü de bölümün genç ve “havalı” hocalarından Eyüp Özveren Hoca ile ayaküstü görüşmem olmuştu. Tam olarak ne konuştuk hatırlamıyorum ama hafızam beni yanıltmıyorsa “Tepeden değil tabandan örgütlenin” minvalinde bir şeyler söylemişti. Bu benim gibi keskin bir “Leninist“e edilecek söz değildi ama sesimi çıkarmamıştım. 😉
Sevgili Hasan Sever “Çocukluğun Gölgesi” romanında bir destancıyı, bir dengbeji anlatırken kendi de o destancılardan biri olmuş.
Kimseye “yağniş hisap” yapmadı…
“Kimliksiz” Halto’nun yaşam şansını Nurhak Dağlarında “Talebelerin” yanında araması, “kimlik” kazanma mücadelesinde yıllar geçse de adresin değişmediğini göstermektedir.
Umberto Eco, klasikler için “Enerji kaynaklarımızdır” minvalinde bir belirlemede bulunmuş. Eco’nun söylediğinden habersiz, ilk romanım “Birazcık Halil”in sonlarına doğru, iç havuzumun boşaldığını hissetmiş ve Anna Karanina’ya yüz sürmüştüm. Evet işe yaramıştı. Fakat o kadar fazla işe yaramıştı ki “Birazcık Halil”i bitirme aşamasında yeni bir çalışmanın ortaya çıkmasına vesile olmuştu.
Gitti memleketi aldı ve yazıldığı masaya getirdi.
Hasan Sever’in “Çocukluğun Gölgesi” romanının “Ayaz” ve “Çığ” tabletlerinden oluşan ikinci cildi Şubat 2025’te Ayrıntı Yayınları etiketiyle yayınlandı.
2013 yılıydı. İlk romanım “Biracık Halil”in son cümlesini kurmuş, düzeltmelere geçmiştim. Günün uğursuz bir saatinde “Reyhanlı’da büyük patlama” haberleri geçmeye başladı.