Savaşların, bilimi geliştirdiği ve teknolojiyi ilerlettiği tezini, ilkin, lise yıllarımda duymuştum. Tezi dile getiren, “lise aşkı”yla iltimaslı olduğundan, sanırım, pek kayda değer bir yanıt verememiştim. Şimdi, zaman aşımından faydalanıp bir iki cümle kurabilirim sanıyorum. Aşkın zaman aşımı olur mu bilmiyorum fakat “aşk başka iş başka” deyip, zaman zaman, genel geçerin kıyısında kağıttan gemiler yüzdürdüğümü belirtmiş olayım.
Category Archive: Siyaset
İbrahim Tatlıses ÖRF 1 (Avusturya Devlet Televizyonu) televizyonuna konuk olduktan sonraki “İbo Show”da “geçenlerde Avusturya TRT’sine çıktım” demiş. İbo’nun çaresizliğini ve belki de pratikliğini bir kereliğine ödünç alıp “geçenlerde Avusturya TGV’sine bindim” diye yazayım.
Kaç zamandır günlük hayatımızın her anına damgası vuran seçim sürecinin sonuna geliyoruz.
Neden bilmem, söze, “Mesele iki ağaç meselesi değil” diye başlıyoruz. Oysa neden olmasın! İki Ağaç, koskoca İki Ağaç için devrim yapsak fena mı olur! Gerçi insanın hesabının tutulmadığı yerde, ağaca devrim yapmak cümlede biraz eğri duruyor ama, olsun, onu da devrimle düzeltiriz.
6 Şubat 2023 Pazartesi saat 13.24’te meydana gelen Elbistan Depremi’nde yitirdiğimiz gencecik öğretmenimiz Sevim Çolak’ın aziz hatırasına; depremde kaybettiğimiz tüm canlarımıza…
“ben bu yürek yarasını
bir gece elbistan’da duymuştum*”
“Seyir var seyir içinde”
İsimlendirme insanlığın en büyük soyutlamalarından biridir. Ve her büyük soyutlamanın arkasında büyük bir somut bulunuyor. Zaten bilim de bu büyük soyutlamanın ürünü olarak karşımıza çıkıyor… Einstein’ın enerjiyi, kütle ile ışık hızının karesinin çarpımına eşitleyen o sade, görünüş itibarıyla basit formulasyonu da en nihayetinde bir adlandırma oluyor…
Bu Babımız sol adlandırılma ile sol yaşama(ma) üzerinedir…
Kararmış bir sonbahar gününde iniyorum şehre. Limmat şehri kapatmış göğün perdelerini, yağıyor. Tramvay camına çarpan yağmur damlaları, tramvayın hızını ele verircesine, yere bir paralellik gayretinde süzülüp akıyorlar aşağıya. Tramvay şehir merkezine yaklaştıkça kalabalıklaşıyor ve hat karakterinden arınıp herkesin oluyor. Zürih tren garının üniversiteye bakan tarafındaki durakta inip Central’e yürüyorum. Gayem, Central’den Polybahn’la ETH’nın terasına çıkmak ve bu yağmurlu havada şehri seyretmek. Beynimde haber ekranlarının alt kısmında dönen haber bandı gibi durmadan, “Türkiye-Ermenistan ilişkilerini normalleştirecek olan protokol Zürih’te imzalanacak” anonsu dönüyor.
Siyasetle uğraşanların malumudur: İktidar kirletir. Kirletir çünkü iktidar statükoyu korumadan yana tavır koyar. Bu tavır onun tercihi değil zorunluluğudur.
Acı Amarika’nın olunca, ağıtçısı çok oluyor.