Kimseye “yağniş hisap” yapmadı…

“Kimliksiz” Halto’nun  yaşam şansını Nurhak Dağlarında “Talebelerin” yanında araması, “kimlik” kazanma mücadelesinde  yıllar geçse de adresin değişmediğini göstermektedir.

Hasan Sever, bu eseriyle coğrafyamızın yitip gitmekte olan sosyolojik ve kültürel değerlerini, kavramlarını, geleneklerini büyük bir emek, derin bir entelektüel birikim ve ustalıkla kaleme almış.

Umberto Eco, klasikler için “Enerji kaynaklarımızdır” minvalinde bir belirlemede bulunmuş. Eco’nun söylediğinden habersiz, ilk romanım “Birazcık Halil”in sonlarına doğru, iç havuzumun boşaldığını hissetmiş ve Anna Karanina’ya yüz sürmüştüm. Evet işe yaramıştı. Fakat o kadar fazla işe yaramıştı ki “Birazcık Halil”i bitirme aşamasında yeni bir çalışmanın ortaya çıkmasına vesile olmuştu.

Gitti memleketi aldı ve yazıldığı masaya getirdi.

Hasan Sever’in “Çocukluğun Gölgesi” romanının “Ayaz” ve “Çığ” tabletlerinden oluşan ikinci cildi Şubat 2025’te Ayrıntı Yayınları etiketiyle yayınlandı.


2013 yılıydı. İlk romanım “Biracık Halil”in son cümlesini kurmuş, düzeltmelere geçmiştim. Günün uğursuz bir saatinde “Reyhanlı’da büyük patlama” haberleri geçmeye başladı.

Senin deyiminle “Hasancan” öyle yazmışsın ki sanki “Pape” destan anlatıyor.

Dokusuyla kurgusuyla, imgeleriyle simgeleriyle, itirazlarıyla kabullenişleriyle, akışıyla nakışıyla, aşlarıyla taşlarıyla, zamanıyla mekânıyla, kalemiyle kelamıyla, hâsılı, sözüyle ve özüyle enfes bütünlükte bir metin, işte önümüzde… İnsanın köklerinin toprakta gözlerinin Yüce Gök’te olduğunu, bazen susarak bazen söyleyerek fakat en çok yaşayarak anlatan kanlı canlı karakterleriyle, ilkin kalbime sonra aklıma kulak vererek diyorum ki, Çocukluğun Gölgesi bir bozkır epiği!

‘’Ruzi şeb ağlarım bir defa gülmem
Akar çeşmim yaşı sel olur silmem
Hakiyem billahi kimseden bilmem
Gönlümün çektiği öz belasıdır. (1)’’