Ingmar Bergman, Yaban Çileği filminde ölümü, akrep ve yelkovanı olmayan saate benzetir. Zaman vardır, var olacaktır, lakin kolumuz kanadımız olan akrep ve yelkovan düşmüştür artık. Zamanı değil, zamanımızı hiçbir daim gösteremeyeceğiz: Bitti. Das Ende.

“Bulutlar; yas tutan bir kadın yığını gibi.”

Dışarıdan baktığınızda yaprak kıpırdamaz, rüzgar esmez, toz burgulanmaz ya bir köy yaşar; hem de tahmin edemeyeceğiniz bir hareketlilikle. “Rüzgâr Bizi Sürükleyecek” fimininde aldığım ilk izlenim yönetmenin “köyü” “köy hayatını” tanıdığı oldu. Yıllar evvel seyrettiğim, Zülfü Livaneli’nin “Yer Demir Gök Bakır” filmi “öldüren durağanlık”la maluldü; bu vesileyle notumu düşmüş olayım. Ankara’da hangi sinema salonunda izlediğimi hatırlamıyorum ama yönetmenin köy hayatını bilmediğini hiç unutmadım. Hayatımda seyrettiğim ve unutmadığım ender kötü filmlerden biridir.