“Biz bu şehri nasıl bu hale getirmişiz, nasıl zarar vermişiz?”

Bu sözler, 29 Mayıs 1453 tarihinde İstanbul’u fetheden Genç Mehmet’e ait. Fatih’in üzüntüsü bu kadarla da sınırlı değil; tarihçiler, yakılan, yıkılan, yağmalanan ve sokaksız kalan şehrin cesetlerle dolduğunu gören padişahın gözyaşı döktüğünü de not ederler.

Kent yalnızlığın çoğulu, çoğulların yalnızlığıdır. Her kent kendi içinde her kentli kentin içinde yalnızdır. Ankara’nın bozkır, Zürih’in ortaçağ kokan sokakları hep tek başınadır. Çünkü kent, insanlığın yalnızlığı envanterine aldığı noktada vücut bulmuştur.

Bir çığlık yükseldi. Sanki her şey bir anlığına durdu: Rüzgar durdu, dal durdu, yaprak durdu, su durdu.

En çok dilimi tuttular içimde