Hangisine bakacağımı şaşırdım; bir yanda ruhuyla yazıldığı Elbistan-Malatya bozkırında Çocukluğun Gölgesi, öte yanda bozkırda mucize kabilinde açmış sarı güz çiğdemi…

(On)Bir yıl oldu!

Koca bir yıl geçti Mam Hasan! Seni güneşin gölgesinde, seni ayın karanlığında, seni yağmurun kuruluğunda toprağın üstüne bırakalı, koca bir yıl geçti.

Bir şeyler oldu; hava duruldu, bulutlar uzak köşelere çekildi. Cızırtıyla çeken radyomuz tek sesli, tek nefesli birinin eline geçti. Babam, bu birini çok sevmişti. Pil bitecek diye türkülerden kısan kişi, bu adamın her programını hem de köşe bucak dinler oldu. Sanki piller bedavaya gelmişti. Sadece babam değil, bütün büyükler cümbür cemaat bu adamı dinliyordu.

Evimiz kuzeye bakardı. Poyraz rüzgarını oradan bilirim. Coğrafya kitaplarının, “Poyraz, kuzey-doğudan esen bir rüzgardır” demesine bakmayın, o başına buyruktur, isterse güneyden bile eser.

Hangi yaramızı sağalttı ki Ankara!

Kürt inadıyla, inatların en güzeliyle yaşadın.

Yıl ya 90 ya da 91 olmalı. Nesimi Çimen’in konseri var diye duyduk.