Sahipsiz ve Aidiyetsiz – İbrahim Kaya

Hasan Sever bu 426 sayfada ne verecek? Hangi olağanüstü gerçeği, hangi gizli sırrı üfleyecek kulaklarımıza? Bu kitabı okuduktan sonra hangi hidayete ereceğiz yahut kim olarak kalkacağız koltuklarımızdan? Bunun esaslı bir cevabı var:

Ne hiçbirimizin bilmediği derin yeraltı mağaralarında uyandıracak bizi ne de hayallerimizin ufkunda.

Birazcık Halil’i okurken bir kez daha fark edeceğiz her şeyin ve herkesin nasıl da yanıbaşımızdan geçtiğini. Sıradan ömürlerimize hiç de sıradan olmayan hayatlar biçtiğimizi. Az önce önümüzden gecen herhangi birinin herhangi bir zaman diliminde, aklımızdan dahi geçmeyecek bir yaşam sürmüş olabileceğini söyleyecek bu roman bizlere.

Almanya’nın her adımı tarih dersi okutan kaldırımlarında, köşeyi hemen dönünce bir yerlere konumlanmış bir restoranında, bir stüdyo dairesinde nasıl sevdalar olduğunu okuyacağız. Bir ömür ne kadar ise tam da o kadar, bir sevgiliyi beklemeyi, ilk ve en yaralayıcı fırsatta bir ihaneti; şarkılara, sarı saçların ve uyuşturucunun sızdığını göreceğiz. Dostluğu ve mahpusluğu da…

Annesiz geçen bir çocukluğunuz olmuşsa, tüm hayatınızın annesiz geçeceğini ve en sahici hesaplaşmanın bir anne mezarında diz çökerek olabileceğini; üstelik o mezara hiçbir yere  ait olamamış bir çift ayakla  gittiğinizi, sözcükler anlatacak size:

Sahipsiz ve Aidiyetsiz…

Sayfaları çevirdikçe kentlerden geçeceksiniz. Yüzyıllar öncesinde kurulmuş kadim kentler de olacak bunlar, aradan ne kadar süre geçerse geçsin, “olmamış” kentler de. Ankara’dan geçerken, aslında hiç kent olamadığını, ama dostlarla bir çölün bile nasıl aydınlandığını göreceksiniz… Saatler süren akşam yemeklerinin, yiyerek değil, çoğalarak derinleşen sohbetlerini, dönemin tüm atmosferinin roman kahramanlarının üzerine nasıl da sindiğini gözlemleyeceksiniz. Zekadan nasibini almış diyaloglar güldürecek sizleri. Gülmenin de öğrenilebileceğini anlayacaksınız.

Pink Floyd’un ağıtlara karışabileceği bir fon müziği çalacak hep. Dünyanın ne kadar da bizlere ait ve bizler için olduğunu fark edeceksiniz. Roman, dünyaya çizilmiş sınırları, yasaları ve kaideleri tanımaksızın hareket ettirebiliyor bizleri, diyeceksiniz.

Birazcık Halil’i okuduktan sonra yaşamınızda hiçbir şey değişmeyecek; gözleriniz değişecek ama. Mesela, oturma izni bekleyen bir genci hemen fark edeceksiniz. Arabalarınız ve kıyafetleriniz sabah uyandığınızda yerlerinde olsalar da ruhunuz bir bozkırda terk edilmiş olmak isteyebilecek.

Birazcık Halil eksikliklerin ve olmamışlıkların romanı.

Hasan Sever, yanımızdan öylesine geçmemiş, sokaklarımızı öylesine yürümemiş ve kahvelerde sıradan bir sandalye gibi durmamış. Sıradan ömürlerimizi görmüş. Bakmış. Fark etmiş. Hepimizin yaşamını bir emanet kabul etmiş ve ona titizlikle yaklaşmış.

Birazcık Halil yaşamımızda hiçbir şeyi değiştirmeyecek; ama bilmelisiniz ki, hiçbir şey de daha önceki gibi kalmayacak…

İbrahim Kaya

13 Aralık 2015