Livaneli’nin “Bir Kedi, Bir Adam, Bir Ölüm” romanını okudunuz mu?
İyi;
Ben de bir arkadaşım hediye ettiği için okumuştum. Gör ki kitabı, elbette ismini, hiç unutmadım. Ne vakit, özeti başlığında mukim bir yazı yahut kitap görsem, onu hatırlarım.
Bu türün bir de Malkoç filmleri var. Umarım seyretmişsinizdir; çok severim.
Misal, Viyana kapılarına dayanmış Osmanlı cengaveri Malkoçoğlu, aklımıza durgunluk veren şu narayı atar:
“Tedbiri elden bırakmayın. Alçak Nemçeli arkadan saldıracak!”
Bunun kötü bir versiyonu da “Bizans Komutanı” karakteridir:
“Bütün Türkleri öldürün! Kadın, çocuk, yaşlı demen (şiveye dikkat) hepsini kılıçtan geçirin.”
Yönetmen, -ömrü uzun, filmi kısa olsun- o kadar güvenmez ki biz seyirciye, hani neredeyse, sinema perdesinden fırlayıp,
“Ulan seyirci anladınız değil mi, bu Bizans çok kötü?” diyecektir.
Oysa ne suçu var Bizans’ın;
Sarayını almışız
Müziğini çalmışız
Amma uzadı peşrev; nokta.
***
İş günleri, öğle arasını yürüyerek geçiriyorum. Alışkanlık oldu, yürümediğim gün, gün iki kere ağır geçiyor sanki.
Buğday Tarlası kenarından, UBS önünden, Glatt Çayı boyunca havaalanı yönüne gidip geliyorum.
Buğday Tarlası’nın köşesinde bir taş var. Adını Murat Taşı koydum.
İlk, geçen hafta tesadüf ettik. Murat Taşı’nda sandviç yerken, tramvay hattının elektrik tellerine konmuş beni seyrediyorlardı. Sandviçin son lokmasını ikiye bölüp, göstere göstere beton boşluğa fırlattım. Hiç nazlanmadılar. Yürümeye başlamamla birlikte üstümden geçip, lokmalarını aldılar. Bir gün sonra gittiğimde yine oradaydılar. Bu bir haftadır böyle.
Bugün karar aldık, kışı beraber geçireceğiz.
***
İyi bir hafta sonu olsun.
Hasan Sever
Zürih, 30 Ocak 2015
Güncelleme (16 Kasım 2023): Ne Buğday Tarlası ne de Murat Taşı var artık. Yerlerinde iki koca Data Server binası inşa edildi…