Sol Farkı: Eymir – Mogan

Eymir Gölü

Her iki gölü de yaşamışlığım var. Henüz lise talebesiyken kıyısına misafir olduğum Mogan Gölü, sazlık ve bataklıktan kenarına yaklaşılmaz haldeydi. Mogan Gölü’nün üstüne kurulmuş Ankara-Gölbaşı’nın pazarı kurulduğu gün, o pazarda kendimden geçerek dolaşır; incir, pekmez, pestil, peynir, zeytin tezgahlarını gezer; en çok da incirlerin büyüklüğü karşısında şaşardım. İşte o pazarın en değişmez ürünlerinden biri de balıktı. Mogan Gölü’nün Aynalı Sazan’ı, tablaya maşallah yazdırır ama sofrada lezzetsizdi; mil kokardı.Yıl 1988. Hafızam beni yanıltmıyorsa Gölbaşı belediyesi SHP’nindi. Buna o gün de şaşmıştım, bugün de şaşırmaya devam ediyorum. SHP, ANAP farketmez göl sahipsiz ve sevimsizdi. Sevimsizlik o raddedeydi ki bir gün olsun göl kıyısına gitme ihtiyacı duymadım; zaten bu pek mümkün de değildi. Mogan Gölü, Konya tarafına doğru iyice sazlığa batıyor, kıyısına yol vermez oluyordu. Yolun alt tarafı, yani göl kıyısı, yazlık-villalarla işgal edilmiş; yazın sivri sinekten ferman okunmuyordu. 

1989 yılında ODTÜ’ye girdim. Mogan Gölü, hatıralarımın arka raflarında zamanın tozuna emanet dura durdular. ODTÜ’lülüğümün ilk yıllarında Yalıncak Köyü yürüyüşlerimiz çok meşhurdu. Kimi zaman odacak uyanır (1. Yurt, 508 sol), kantinden kahvaltımızı alır yola düşerdik. Grup Yorum’un efsane albümü Cemo dilimizde, Ankara’nın yaz güneşi tepemizde olurdu

bu toprakta kalır adın
tohumların arasında
yeşilinde tarlaların
başakların sarısında (1)

Eymir’e kadar yürümek her zaman mümkün olmazdı ama taa oraya kadar yürüdüğümüz de olurdu. Çok büyük mutluluktu: Okul bizim, orman bizim, göl bizim… Öyle kolay değil. Anadolu bozkırını bilen bilir; ağaç dilek, su ömür, okul talihtir. Ve onların hepsi bize ağabeylerimizden mirastı. “Hamdolsun” kıymetini bilmezlik etmedik.

Önce bir yol dediler. Yok çevresinden, yok kirazlığından, yok gerdanından geçecek; hayır dedik. Bir kısmını götürdüler yine de. Ve kaç zamandır, ergenlik sapkınlığı gibi ODTÜ’nün etrafında dönen Ankara belediye başkanının, şerrinden korundu o mektep; fakat hesap eski ve kuyruğun yarası derin…

Matematiği zayıf olan memleketimin, analitik düşünme yetisi de “azıcık” zayıftır. Hal böyle olunca, her sağ iktidar, sanki daha dün memleketi üç kuruşa muhtaç etmemişler gibi, sıfırdan başlamanın konforuna kurulur. Ve o konforun “koltuk yumuşak ağa deli”liğinde iki şey muteberdir: Dünya malı ve sol düşmanlığı. Alçakgönüllülüğe gerek yok, her güzelliğin altında bizim emeğimiz var. Eğer bu ülke sele kapılmamış, ateşe düşmemiş ve darda kalan kuş ağaç dalı bulabilmişse bu biz solun yüzü suyu hürmetinedir. (Artık çok kolay: Google Earth’ten iki gölün nasıl göründüğünü bir iki “tık”la öğrenmek mümkün.) 

Sayın Cüney Özdemir, 

İşte bu yüzdendir ki, Melih Gökçek’in “büyük” projesi yoktur (3). Hem ODTÜ’nün ormanı, ordunun pazarı değildir; hoş memleketin üniversiteleri kısmi kışla olmadılar değil, ama bu ikisinin aynı olduğunu kim iddia edebilir? Ne diyor ağabeylerimizden Neşet Kocabıyıkoğlu, “biz o gölü tırnağımızla temizledik” (2). Bu, ordunun gasp ettiği boğaz sırtlarına benzemez. Eğer orduya bir karşıtlığınız varsa buna bizi, ODTÜ’yü meze etmeyin. Siz eğer Gökçek’in derdinin yol olduğunu düşünüyorsanız ya hiç sol olmadınız ya da hiç solda durmadınız demektir. Her iki durumda da bize kulak verin; zira bizim, oradan geçirilmeyecek yoldan ne bir arsa ne de kat hesabımız var. Kaldı ki, ODTÜ ormanı ve Eymir Gölü sadece odun ve su değil, aynı zamanda bizim ortak hafızamızdır. “Çok şükür” hafızamıza sahip çıkmayı hep bildik. Siz de bilin istedik.

İki göl arasındaki sol farkı görmek, görmek isteyenlerin yapabileceği bir şey. Ne Eymir Gölü ne de ODTÜ yerleşkesi halktan gasp edilmiş yerlerdir. Oralara kontrolle giriliyorsa (Kocabıyıkoğlu, Eymir için böyle bir durumun söz konusu olmadığını söylüyor) bu kolluk kuvvetlerin marifetidir ve o marifet halkı değil, bizi okullarımızdan uzak tutabilmek içindir. Bu yüzden, Denizlerden bu yana, okulumuzun kaçak yol ve giriş planları hafızalarımızda hep serili dururlar. Durum buraların halka açılması değil, buna kim karşı çıkabilir, kaldı ki çekersiniz ODTÜ girişindeki kontrolü olur biter; durum, dişle tırnakla yaratılan bu güzelliklerin, hafızadan silinmesi ve rant olarak cebe indirilme girişimidir.

İşbu yazı, 1973 ODTÜ’sünden, 1989 ODTÜ’süne uzanmış bir damar olarak klavyeye alındı. Ve bu damar burada durmaz; sürer.

Hatırlatmış olalım dedik.

yıllar geçse de aradan
kopar gelir ırmaklardan
ışır yine kurşunlanan
dostlarının yarasında 

Hasan Sever

İktisat, ODTÜ, 1989

(1)

Düşenlere, Cemo, Grup Yorum, 1989, Şiir: Ülkü Tamer

(2)

Cüneyt Özdemir’e bir ODTÜ’lüden Eymir Gölü yanıtı, Neşet Kocabıyıkoğlu, http://haber.sol.org.tr/medya/cuneyt-ozdemire-bir-odtuluden-eymir-golu-yaniti-haberi-53862

(3)

Ankara Sıkıntısı, http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalYazar&ArticleID=1084964&Yazar=CUNEYT-OZDEMIR&CategoryID=97



Eymir Gölü: Dün - Bugün
Eymir Gölü: Dün – Bugün

Mogan Gölü
Mogan Gölü