İnka mirasıdır. Domates, fasulye, biber ve mısır gibi tee Kuzey Amerika’dan, zamanın sömürgeci gücü İspanyollar’ın gemi ambarlarında gelmiştir. Avrupa topraklarındaki ilk filizini 16. yy’ın ikinci çeyreğinde sürdüğü tahmin ediliyor.
Misal, Genç Mehmet (Fatih Sultan) tadamamıştır.
*
Patates sulamayı çok severdim.
Özellikle, kurumuş toprağın suyla buluştuğu o kısacık anda havaya yükselen toz bulutçuğu bana, susuzluktan çatladı çatlayacak bir insana son anda su yetiştirmişim duygusu yaşatırdı.
Görkemli, yeşili yeşil patates lülesinden geriye, şuncacık, iki, bilemedin üç kuru dal kalınca, söküm başlardı.
Fakat bu dallar çok muteberdi.
İçimizde, kuru patates dallarını diğer kurumuş bitki dallarından bilgisayar hızıyla ayırabilen Sherlock Holmes gözler vardı 😉 Ve söküme uğramış bostanlarda bunları gördüğümüz an, kibritin çete liderliğinde, çalı çırpı, dal, ağaç kökü, kurumuş hayvan pisliği kısacası köz olabilen her ne varsa toplar, ateşe hazır ederdik..
Çok sonraları, matematik problemleri, özellikle geometri sorularıyla karşılaştığım lise yıllarında çocukluğumuzun o “keskin” döneminin çok faydasını gördüm. Tıpkı, alelade, kurumuş iki dalın altına saklanmış patates hazinesi gibi, matematik sorularının çözümü de hiç dikkate alınmayacak ufacık ip uçlarının altında gizliydi.
Tabii, birbirimizi işletmek için mizansen yaptığımız, kuru dalların altına başka şeyler gizlediğimiz de olmadı değil.
Neyse 😉
Matematiğiniz ve patatesiniz eksik olmasın.
İyi bir hafta sonu dileğimle.
Hasan Sever
Zürih, (12 Eylül) 2014