İlkokul öğretmenimiz, elinde iple girmişti sınıfa. Biraz sinirliydi sanki; öyle hatırlıyorum.
En uzun boylumuzu yanına çağırdı.
Sahi kimdi en uzun boylumuz?
Yetmedi tabii.
İpin bir ucunda öğretmenimiz diğer ucunda sandalye üstüne çıkmış arkadaşımız, tebeşire boyanmış iple tahtayı çizgili bir deftere çevirdiler.
Sonrası yazı sökümü …
Şimdi ne vakit bir uçak, arkasında beyaz bir şeritle göğe çizgi çekmiş görsem … o günü hatırlarım.
Edip Cansever, çok önceden demiş zaten bunu:
“Gökyüzü gibi bir şey bu çocukluk
Hiçbir yere gitmiyor”
Zürich göğünden hepinize iyi bir hafta sonu.
Hasan Sever
Zürih, 29 Ağustos 2014