Yanıldın Sevgili Hrant!

Hrant Dink

Son yazılarından birinde ruh halini “ürkek bir güvercinin ruh hali” diye tanımlayan Hrant Dink, “ama biliyorum ki bu coğrafyada güvercinlere dokunulmaz” diyerek belki de niye hedef seçildiğinin ipuçlarını vermiş oluyordu. Yüzü gibi yaşama aydınlık bakan, aydın kaderine razı daha doğrusu aydın kaderi tercihli Hrant, yine mütevazı, yine sade duruyordu yaşam terazisinde…

Sevgili Hrant,

Belki de değil, bunu en iyi bilenlerden biriydin. Bu dünyada, ne yazık ki, en çok güvercinlere dokunuluyor. Bir güvercin ki şehrin meydanlarında asalak bir yaşama kanat çırpmak yerine, barışa, kardeşliğe, hoşgörüye sevdalıysa öldürülmeyi hak ediyordu… Ne acı ki tarih, söz konusu güzel insanlar olunca, kendini tekerrür etmekten imtina etmiyor. Lanet olsun! Alçakgönüllülüğüne bir göndermeydi kendini meydan güvercinlerine benzetmen. Oysa sen onlardan değildin.

Sen nerde akşam orda sabah bir güvercin değildin…

Sen şehrin cami ve kiliselerinin gölgesine sığınmış bir sığıntı güvercin değildin…

Sen bir avuç darı versin de kim verirse versin diyen onursuz bir güvercin değildin…

Sen başkentlerin korunaklı koridorlarında taklacı bir güvercin hiç değildin… 

Sevgili Hrant,

Biliyorsun, daha çok olmadı; coğrafyanda, barış diyerek, silahını bırakıp gelenler en uzun hapis cezalarına çarptırıldılar. Yine memlekette, barış diyerek, kalemini, kitabını ve uğraşlarını bırakarak havaalanlarına inenleri sorgu odalarına alıp, telaşsız bir yüzsüzlükle yargıladılar. Ve tarih en çok barış elçilerin kör kuyulara atılmasına tanıktır… Biliyordun bunları.

Güvercinlere dokunuluyor, hem de çok dokunuluyor…

Telaşsız, kendinden emin, kendisiyle barışık, Ahmed Arif’in şiiriyle “hesapsız, kitapsız, kül elenmemiş” bir hayat bizimki. Bu hayatın bir noktasında kör bir kurşuna gelmek, arkadan hançerlenmek, savunmasız yargılanmak da var. Biliyordun. Ama bilmek, ama olacaklardan haberdar olmak insanın iç acısını dindirmiyor. 

Yaşamın en anlamsız olduğu andır bu an… Yılların birikimi, emeği, uğraşı, bilmem kaç kuruşluk bir mermiye kurban gidiyor. Hiçbir izahı, izanı ve adaleti yok ki bunun…

Lanet olsun…

Zulmün artsın…

Hasan Sever

Zürich, 21 Ocak 2007