Bulut Sökümü – (Söküm Yazıları 9)

Toprağı düzleştirir bir çubuk dikerdik. Çubuğun gölgesinden saatin kaç olduğunu tahmin etmeye çalışırdık. Tutturur muyduk, hatırlamıyorum.

Dün, öğle arası yürüyüşünde fark ettim.

Çocukken, bulutlara bakar, güneşi izler, rüzgarı dinlerdik; yani, gözümüz etrafımızdaydı. Şehirlerde, önümüze bakıyoruz; önümüze, ayak ucunun bir adım ötesine … Bütün derinliğimiz bu kadar!

Sonra,

Susuzluktan çatlamış dudak gibi çatlıyor ruhumuz.

Ve sonra,

***

Masada üç kişi
Masa büyük, kahve güzel:
Köpüklü, kabarık, dolun ay.

Birinci insan:
Söndürsem beynimdeki dünyanın ışıklarını
Karanlık, sessizlik, hiç olsam…
Yanıma yatırsam ruhumu
Uyusak ve bütün uykuları koynumuza alsak;
Gidelim, bu şehir öldürür bizi.

İkinci insan:
Bir kadın istiyorum; şahidim olsun
Tartalım nasıl yaşadık şu hayatı
Doğruluk, ahlak, güneşe bakabilme adabı
İstemiyorum alkışları, ışıklar sönsün;
Kalalım, bu şehir yaşatır bizi.

Üçüncü insan:
Yine yürüdüğüm yolları yürüdüm
Sonbahar keyif çatıyor sokakta
Lavanta büyümüş
El sürüyorum her sabah;
Kalkalım, lavanta kokuyor hava.

Hesap istedi masadaki insan
Uyur, uyanık, yalnız
Ödedi
Çıktı
Masa boştu.

Hasan Sever
Zürih, 20 Eylül 2012 – 5 Mart 2015